KÜLTÜREL İKTİDAR VE MUHAFAZAKARLAR

Kültürel iktidar, son yıllarda özellikle muhafazakâr camianın kendi içinde çok sık tartıştığı bir kavram. Kültürel iktidar, siyasal iktidara göre çok zor elde edilir. Bunun sebebi ise tanımın kendisinde gizlidir. Kültür yüzyıllar boyunca gelişen, değişen, dönüşen, miras bırakan bir kavramdır.  Muhafazakâr camia, siyasi iktidarını kültürel iktidar ile taçlandırmak istese de bunda çok zorlanmaktadır. Son yıllarda mukaddesatçı, muhafazakâr sanat ürünlerinin sayısı artsa da bunun kültür taşıyıcısı olan dile ve kültürün taşındığı yer olan gençlere etkisi çok azdır. Bunun birçok sebebi vardır.

Bana kalırsa son 10 yılda Türkiye’de bir flört inkılabı yaşanmıştır. Muhafazakâr gençler ailelerinin kendilerine öğütlediği kapalı, mukaddesatçı anlayışı reddedip karşı cins ile olan münasebette sınırları ortadan kaldırmıştır. Eskiden muhafazakâr mahallelerde insanlar karşı cinsle el ele tutuşamaz, aynı bankta oturamaz hatta bazı yerlerde diyaloğa bile giremezdi. Şimdi bu durum tersine dönmektedir. Bu zaten kaçınılmazdır. Yaşamak arzusu her şeyin önündedir. İnsan, gıpta ile yaşar. Özenmeyen, arzu etmeyen insan yaşayan ölüden farksızdır.
Arkadaşımızın ilişkisine, kuzenimizin arabasına, ağabeyimizin gittiği tatile özeniriz. Onlar gibi olmak, en azından altında kalmamak isteriz. İşte bu noktada bizi internetin varlığı karşılamaktadır. Estetik ve güzellik algısının belirleyicisi olan, gıpta ettiren, özendiren, bioya koyulan ürünlerin kapış kapış satıldığı internet ortamı… Oysa eskiden öyle miydi? 10 gazete 1 televizyon aynı şeyi söyler, ahali de onu “güzel” kabul edip onaylardı. İnternet ortamı bu kabulleri yıkıp kendi doğrusunu kabul ettirmiştir. Bu noktada muhafazakâr yaşam tarzı ve zar zor ayakta kalan muhafazakâr kültür de yok olmaya başlamıştır.

Muhafazakâr camia, gençlerin dinden kopuk yaşadığını, birçoğunun da dinden çıktığını söylemektedir. Buna karşılık kültürel iktidarın da kurulması gerektiğini söylemektedirler. Çünkü onlara göre gençleri seküler yaşam tarzı “yoldan” çıkarmaktadır. Doğrudur da.  Peki dinlere inanma oranı her geçen gün düşerken din esaslı oluşacak kültürel iktidar istemi ne kadar gerçekçidir? Mesela hayali Aleyna Tilki olmak olan bir kıza muhafazakâr yaşam tarzını ne kadar kabul ettirebiliriz? Kabul ettiremeyiz. Bir genç şarkı söylemek, dans etmek, karşı cinsle temas etmek isterken buna engel olmak zor değil midir? Aleyna Tilki konseri ile ney konseri arasında bir tercih yapacak olan genç kız hangisini tercih edecektir? Payitaht Abdülhamid ile Game of Thrones arasında kalan bir genç hangisini tercih edecektir? Cevabı sizlere bırakıyorum.



Muhafazakârlar yaşama arzusunu, dünyeviliği hafife aldıkça talepleri sonuçsuz kalacaktır. Eskiden annesinin dizinin dibinden ayrılmayan, elindeki cüzle o ev senin bu ev benim sohbetlere giden genç muhafazakâr kızların yerini kamp yapan, flört eden hatta şarap içen kızlar almıştır. Başörtülüler tekvando yapmakta, şarkı söylemekte, dans etmekte, makyaj yapmaktayken hangi kuvvet bu işlerden onları alıkoyabilir?  

Tüm örnekleri kadınlar üzerinden verdiğim için bazen kadın arkadaşlarımın hışmına uğruyorum. Erkekler için de bunlar geçerlidir. Türkiye'de kadınlar erkeklerden daha tutucu ve muhafazakar olduğu için dönüşümü kadınların hayatını merkeze alarak yazmaya çalışıyorum.


Demem o ki insan arzuyla yaşar. Tatmin olmadığı zaman mutlu da olamaz,  kendisine çizilen çemberin içinde ilelebet yaşayamaz. 

Yorumlar

Popüler Yayınlar